28 Ekim 2009

britney.

ben bi kere, on yaşındayken mesela, britney spears kafası posteriyle öpüşmüştüm. duvara asmıştım böyle, dudağı dudağımın hizasına gelecek şekilde. sonra öpmüştüm işte. sonra söküp attım posteri hemen. şimdi çok pişmanım. geçmişe yönelik en büyük pişmanlığım bu. keşke öpmeseydim.

26 Ekim 2009

plakomik.

bi arkadaşım şey demişti bi kere: 'platonik aşk çok saçma bişey ha. komik yani. düşünsene adı bile komik. platonik. böyle. komik işte.'
haklı bazen. düşünsene.

23 Ekim 2009

nasıl.

biri bana nasıl olduğumu sormazsa, nasıl olduğumu hiç düşünmüyorum biliyor musunuz. zaten çok az kişi soruyor 'nasılsın' diye. az önce biri sordu da mesela, düşündüm. kötüyüm. çok kötüyüm.

- nasılsın.

19 Ekim 2009

yalnızpazar.

yalnız olsan da; yağlı saçlarla bütün gün evde oturup, krep ve nutella eşliğinde kahvaltı yapmak, beş-altı kupa kahve tüketmek, çorap giymemek ama yelek giymek, gazetelerin sadece pazar eklerini okumak, müzik dinlemek, öğlen ve akşam yemeği yememek, hayatla her zamankinden daha çok dalga geçmek, hergün küfrettiğiniz karasineğe bile sırf o günün hatrına kızmamak.. en sevdiğim gün pazar. hayatı daha çok seviyorum ama.

16 Ekim 2009

rüyayıp.

dün gece tam dört kişi rüyasında beni görmüş. hiç aynı anda bu kadar çok kişi tarafından rüyalarda görülmemiştim. birisinde fasulye ayıklıyormuşum. birisinde kafamı kazıtmışım. üçüncüde ölmüşüm. dördüncüyü anlatamam valla. çok ayıp.

15 Ekim 2009

blup.

hayatın bazı hareketleri hiç hoşuma gitmiyor. mesela yorganın her fırsatta intihar etmeye çalışması çok adice. düşünsenize gününüzün üçtebirini geçirdiğiniz birisi sizin yanınızdayken hep intihar etmeye çalışıyor falan. bir de bugün kulağıma su tıkanmıştı. saatlerce kafamı salladım çıksın diye. çıkmadı. akşam evde kulaklıkla müzik dinleyerek uzanayım dedim. bir 'blup' sesiyle kulağımdaki su kulaklığa boşaldı. yazık değil mi lan bana. peki ya kulaklığa. bence yazık.

14 Ekim 2009

p'lan.

benim, aklıma gelen değişik aktiviteler için yaptığim planlar hep iki
kişilik olur. ve ne yazık ki benimle birlikte o planları
gerçekleştirebilecek kimse yok. benden bitandağa olsa çok eğlenirdik
lan.

12 Ekim 2009

bokapı.

bizim apartman kapısı normalde kapanırken çok ses çıkarır. şiddetli çarpar bırakırsanız. dün eve girerken sinirliydim ve apartman kapısını çarparak çok daha fazla ses çıkartmak istedim. oldukça hızlı bir biçimde ittim kapıyı. yavaşladı yavaşladı. çok az ses çıkararak kapandı. bu nasıl mekanizma lan. bu nasıl dünya.

9 Ekim 2009

asiz.

bazen hiç beklemediğim insanların burayı okuduğunu öğreniyorum. çok şaşırıyorum. insanların burayı neden okuduğunu da anlamıyorum. neden yazdığımı bir daha söyleyeyim. buraya yazdıklarımı birine söylemeye kalksam herkes bana salak diyor, saçmalama diyor. ya da hiç dinlemiyor. ben de bütün kaygılarımdan arınmış bir biçimde ilkokul seviyesi cümlelerle buraya yazıyorum kafamın içini. rahatlıyorum. aslında önce bi deftere yazıyorum. sonra buraya geçiriyorum. buraya yazınca kıymete biniyor da.

- bassız müzik, gazsız kolaya benzer.

8 Ekim 2009

ıntıal.

'bu, ömür boyu sahip olduğum altıyüzkırkbirinci balık. tanrı'nın yarattığı başka bir canlıya bakmayı ve sevmeyi öğrenmem için ailem yıllar önce ilk balığımı almıştı. sahip olduğum altıyüzkırk balıktan sonra öğrendiğim tek şey, insanın sevdiği her şeyin bir gün öleceği oldu. o özel kişiyle karşılaştığını sandığın ilk anda, onun bir gün gideceğine emin olabilirsin.'

gösteri peygamberi - c. palahniuk.


- hadi şimdi okuyan herkes üstüne alınsın. çok zevkli olur ha.

1 Ekim 2009

günlam.

her güne özel anlamlar yüklerim ben. pazar günleri kahve gazete günüdür mesela. coffee on a sunday. cumartesi günleri bob marley. pazartesi zeki müren günü. salı gülümsemek için en ideal gün. cuma günleri allah allah. aklfsnajgnds. şaka. cuma günleri yalnız yürüyüşlere özeldir. çarşamba günleri yüzmeye gidilir. fit olunur. perşembe günümü anlamlandıracak bir şey - bir kişi istiyorum. evet.

- en sevmediğim gün pazartesidir. sonra salı. sonra çarşamba. filan. böyle gider bu. ama bunun o günlerin anlamıyla hiçbir ilgisi yok. cidden.