18 Mayıs 2009

ego.

bir insanın arkadaşlarıyla-tanıdıklarıyla ilişkilerinin maneviyattan uzaklaşıp, sadece kendini ruhen tatmin etmek için olmaya başladığını anladığım anda o insan benim için bitmiştir. herkesin hep seni sevmesini, sana âşık olmasını, bir sürü 'arkadaş'ın olmasını istediğini biliyorum. ama işler böyle yürümüyor.

15 Mayıs 2009

ısmarlama.

bugün bi arkadaşım, 'aşık olacağın kızda olması gereken en önemli özellik ne?' diye sordu. 'beni kendine aşık etme yeteneğine sahip olmalı' dedim. aşk, ısmarlama olmaz çünkü. ne öyle, özellik falan. iyi demiş miyim?

13 Mayıs 2009

iz.

yollarsanız da okumam dedim, evet. çünkü dün gece, bana eskiden yollanan mektupları okudum. -toputopu3tanelerzaten- ve artık mektuplara olan inancımı yitirdim. mektupun bugüne kadar taşıdığı tek şey kağıdın üstündeki bardak izi. mektupta yazılanlardan ise iz yok.

- o da tuhaf lan, bir senedir duruyor iz.

11 Mayıs 2009

niye.

- niye blog yazıyorsun?
- çünkü buraya yazdıklarımı birine söylemeye kalksam, kimse beni dinlemez.

9 Mayıs 2009

yani.

- insanlar olaylara hep tek taraftan ve kendi çıkarları doğrultusunda bakıyor. olaylara objektif bir biçimde, her iki taraftan da bakıp, ondan sonra yorumlayan insan gelsin canımı yesin. o derece yani.

7 Mayıs 2009

hırsızım.

ilk ve son hırsızlığımı sekiz yaşında snoopy için yapmıştım. ben snoopy'nin en büyük hayranıyken, snoopy'i sadece sevimli bir köpek olarak gören komşumuzun oğlunun tam on farklı versiyonda snoopy oyuncağı vardı. ben de birini çalmıştım. bütün gece uyuyamadım. ve ağladım. ertesi gün gizlice tekrar yerine koydum o yüzden. salak eksildiğini ve yeniden yerine geldiğini bile fark etmemişti ama.

- gerçekten, ilk ve sondu.

6 Mayıs 2009

ölü.

ölümün beni acıtan, ürküten tek tarafı 'bir daha' olgusunun ortadan kalkışıdır. eğer ölürse; bir daha göremeyeceksin mesela, bir daha sesini duyamayacaksın, bir daha konuşamayacaksın onunla, dokunamayacaksın. belki sadece yazılarını okuyabilirsin. eğer bir insanı hayatınızdan çıkarmak istiyorsanız, öldürün gitsin. yaşarken de ölünür. yazarken de ölünür.

-cenazelerle aram pek iyi değildir.

5 Mayıs 2009

eştiriel.

çevremde, hiç eleştiri kabul etmediğimi söyleyenler de, eleştiriye çok açık olduğumu söyleyenler de var.her iki grup da haklı aslında. çünkü benim için eleştirinin belli kalıpları vardır ve eğer karşı taraftan gelen eleştiri bu kalıpların dışındaysa, o eleştiriyi yok sayarım ben. mesela; sürekli beni olumsuz bir şekilde eleştiren ve sadece eleştirmekle kalan, yapıcı önerilerde bulunmayan bir insanın hakkımda ne düşündüğünün hiçbir önemi yoktur benim için. hatta onların eleştirilerine katlanamam.

3 Mayıs 2009

çiş.

en büyük çocukluk kâbusum, bir dizi şeklindeydi. her gece aynı ortamda, aynı canavarla farklı bir senaryo görüyordum. çığlıklarla ve ter içinde uyanıyordum, altım ıslak ve çiş kokulu bir biçimde. ve bu kabuslar, en yakın arkadaşımın oturduğu apartmanın koridorlarında geçiyordu. sanırım arkadaşlarımdan uzak durmaya başlayışım o zamanlara dayanıyor.