31 Ağustos 2009

emperyalist musluk.

küçükken kakası bittikten sonra altını silmesi için "anneaaağ bittiğ." diye bağıran çocukların hiçbirisi -kiyenineslintamamıneredeyse- büyüdüklerinde taharet musluğu kullanmıyordur bence. alışmışlar bi' kere kolaya. kendimden biliyorum yani. ama bunlar hep batının oyunları ben size diyim. asimile ediyorlar bizi. boku yedik. mecazi anlamda. yok zaten avrupada taharet musluğu. dayıma sordum.

27 Ağustos 2009

kaansör.

benim asansör korkum var mesela. bildiğin fobi. ödüm kopar. ama bazen canım sıkılınca biniyorum işte. belki kalırım, altıma kaçırırım heyecan olur filan diye. yok olmuyor. bi arkadaşım der ki:

- ölmek kolay iş, boğulmak fena.

24 Ağustos 2009

zaman.

öğlen, 'kim uğraşacak' diye düşündüğü için ve etrafa 'rezil' olmamak için günde dört vakit namaz kılan birini tanıyorum. ben olsam onun diğer dört vaktini de saymazdım yani.

- zaman ne garip şey, tersten okununca namaz oluyor.

23 Ağustos 2009

ac.

ben acıktığımı hissedemiyorum. gerçekten. abartı değil yani. ancak çok acıkınca midem bulanıyor öyle anlıyorum. sonra da o bulantıyla canım yemek yemek istemiyor. ben de uyuyorum acıkınca. uyanınca geçiyor.

20 Ağustos 2009

ortastop.

oha. ne zamandır buraya bir şey yazmıyorum ha. aynı zamanda ne zamandır toplu taşıma araçlarına da binmiyorum. hep otostopla gidiyorum. çok zevkli ha. böyle sağ elimin başparmağı filan. zaten parmaklarım güzeldir. bi' orta parmağım yamuk biraz. hareket çekince çokomik oluyor. isterseniz bi' gün çekerim.

12 Ağustos 2009

neyse.

hep ikinci insan olmaktan bıktım. kimse için ilk sırada değilim, biliyor musunuz? yalnız olduğumu iddia etmiyorum. bir sürü arkadaşım var. onları çoğu zaman seviyorum, evet. ama hiçbirisi için ilk sırada değilim. biliyorum. dürüst olalım şimdi. arama kaydında ilk kişiye bir şey olmadıkça kimse aramaz mesela beni. gibi. ne acı di mi.

- neyse ki, dedemin ilk torunuyum.

10 Ağustos 2009

pırt.

bir insanı bir konuda meraklandırdıktan sonra merakını gidermemek; ısıttığın sütün cezve kapasitesinden mütevellit bardağı doldurmamasına ve kalanını doldurmak için üşenip, yeniden süt ısıtmak yerine soğuk süt doldurmaya, ve böylece ısıtılmış sütün hiç bir anlamının kalmamasına benzer.

6 Ağustos 2009

i-ne.

bir gerilim filminde olabilecek en iğrenç sahneleri izleyebilirim. en cani, en vahşi anları. gerçekte de. hem de hiçbir gariplik hissetmeden. hatta zevk alarak. ama bir insana iğne yapıldığını görmeye dayanamıyorum. filmlerde filan öyle iğneli sahneler çıkınca gözümü kapatıyorum. basit bir aşı olsa bile. oysa iğneden korkan bir insan da değilim. sorun yok yani, yapabilirler bana. işin tuhaf yanı, bu durum sadece iğneye mahsus. koluma dikiş atılırken izledim mesela.

5 Ağustos 2009

payl aşımı.

bir insanın hayatımdan bir anda gitmesinden çok yaşanmışlıklarımızın, paylaştıklarımızın bir anda yok olduğunu görmek acı verir bana. hatta en çok bu acı verir.

3 Ağustos 2009

kahvarı.

en sevdiğim içecekler listesinde kahve ilk beşe girer. en sevmediğim hayvanlar listesinde arı ilk beşe girer. kahveyi yakınca arıların oraya yaklaşmadığını öğrendim dün. içim ne kadar temiz di mi. bildiğin toz kahveyi tutuşturuyormuşsun işte, tütsü gibi yanıyor yavaş yavaş. çoilginç.

2 Ağustos 2009

dondırmak.

pastanede dondurma isterken 'çikolatalı' diyen birinin olabileceğini hiç düşünmezdim. herkes kakaolu diyor sanıyordum. çikolatalı daha samimi. ve bunu söyleyen benim arkadaşım. nağber.